TÜRSAB, gastronomi turizmi için basın toplantısı düzenledi
Gastronomi turizmin yükselen değeri olmaya devam ediyor. Bolu’da gerçekleştirdiği basın toplantısında Türk mutfağının tüm dünyaya örnek olabileceğini vurgulayan turizm sektörünün duayen ismi ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi...
Gastronomi turizmin yükselen değeri olmaya devam ediyor. Bolu’da gerçekleştirdiği basın toplantısında Türk mutfağının tüm dünyaya örnek olabileceğini vurgulayan turizm sektörünün duayen ismi ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bilir, “Ülkemizde Gaziantep, Afyonkarahisar ve Hatay gibi dünya listesinde gastronomi şehirlerimiz var. Bunlara Bolu mutfağını da ekleyebiliriz. Türk mutfağında en iyi şefleri çıkaran Bolu, gastronomide maalesef hak ettiği yerde değil. Bolu’nun gastronomide marka değerini yükselteceğiz. Mengenli aşçılarımız gastronomi tanıtımımızda en büyük şansımız olacak. Ülkemizi dünya gastronomisinin başkenti yapabiliriz.” açıklamasında bulundu.
Türkiye, gastronomi açısından zengin bir lokasyonda bulunuyor
Türk mutfağını çok geniş bir tarihsel süreç beslemektedir. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Cumhuriyet dönemi Türk mutfağı hem Balkan ve Ortadoğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Türk mutfağını dünya üzerindeki diğer mutfaklardan ayıran en önemli özelliklerden biri de mutfağımızın yörelere göre de farklılıklar göstermesidir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöreler kendilerine ait zengin bir yemek haznesine sahiptir.
Türk mutfağı zengin çeşitliliği ile örnek gösteriliyor
Binlerce yıllık köklü geçmişiyle dünyanın en lezzetli mutfaklarından biri olan Türk mutfağının en belirleyici özelliklerinden biri, ülkemizin eşsiz konumundan kaynaklanan çeşitliliğidir. Akdeniz bölgesinde daha hafif, zeytinyağlı yemekler tercih edilirken, ülkenin doğusunda ise daha yoğun baharatlı ve et ağırlıklı yemekler karşınıza çıkmaktadır. Türk mutfağının en belirleyici özelliklerinden biri, ülkemizin eşsiz konumundan kaynaklanan çeşitliliğidir. Akdeniz bölgesinde daha hafif, zeytinyağlı yemekler tercih edilirken, ülkenin doğusunda ise daha yoğun baharatlı ve et ağırlıklı yemekler karşınıza çıkar.
Osmanlı saray mutfağı
Türklerin tarih boyunca dünya coğrafyasının çeşitli yerlerine yayılması, çeşitli uygarlıklara imza atması ve cihan imparatorlukları kurması gastronomi ve mutfak alanında çeşitliliğe neden olmuştur. Türk mutfağı denilince elbette akla ilk gelen Osmanlı Saray Mutfağı’dır. Çünkü Türk mutfağının temelleri, Osmanlı dönemine dayanır. Hem saray mutfağından günümüze kadar gelen geleneksel tatlar, hem de Türkiye’nin tüm bölgelerine has farklı lezzetlerin yarattığı şölen, bu mutfağın adeta imzasıdır ve bu nedenle dünyanın en zengin mutfakları arasında yer almaktadır.
Gastronomi, Türkiye turizmini besliyor
Türkiye, yalnızca eşsiz doğası ve deniz-kum-güneş üçlüsü ile değil, aynı zamanda gastronomik zenginlikleriyle de turistlerin yoğun olarak ilgi duyduğu bir ülke. Bu ilgi karşısında ise Türkiye, turistlere yalnızca güzel bir tatil değil aynı zamanda sunduğu geleneksel lezzetlerle unutulmaz bir ziyafet de vadetmektedir. Deneyimlerini çevresiyle paylaşan gezginler ise Türkiye’ye olan merak ve ilgiyi artırmaktadır. Bu da geleneksel Türk mutfağının lezzetli yemeklerinin, turizm sektörünün ne kadar önemli bir parçası olduğunu gözler önüne sermektedir.
Mengeçli aşçıların tarihi padişah mutfaklarına dayanmaktadır
Türkiye mutfağı ve gastronomisi açısından çok özel bir yerde bulunan Bolu, doğal güzellikleri kadar zengin yemek çeşitleri ile de yerli yabancı bütün turistlerin dikkatini çekmektedir. Bolu yöresinin tarihi ve turistik özelliklerinin yanı sıra yemekleri de oldukça zengindir. Özellikle Mengenli aşçılar dünyaca tanınmışlardır. Mengen'den yetişen aşçıların tarihi padişah mutfaklarına kadar dayanmaktadır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün aşçısı da Mengenliydi. Mustafa Kemal Atatürk'ün Çankaya Köşkü'ndeki aşçısı Mehmet Yücel, işinin ehli, temiz, hepsinden önemlisi Mustafa Kemal'in boğazından geçen lokmaların emanet edildiği, canının emanet edildiği, güvenilir bir insan olarak da tarihe geçmiştir.
Topkapı Sarayı'nda Mengelli bir baş aşçı: Yakup Ağa
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra Topkapı Sarayı'nı yaptırmış, sarayın aşhanesini de Yakup Ağa'ya emanet etmiştir. Yakup Ağa, Mengenli’dir. Yeğenlerini, akrabalarını İstanbul'a getiren Yakup Ağa, akrabalarının kimisini fırına, kimisini ocağa, kimisini bulaşıkhaneye koymuştur. Topkapı Sarayı'nın mutfağı adeta aşçılık okuluna dönüşmüştür. Saray mutfağında çırak, kalfa, usta olarak yetişen Mengenli aşçılar, paşaların konaklarına aşçı olarak gönderilerek şehir şehir yayılmışlardır. Böylece, aşçılık mesleği Mengenli ailelerde babadan oğula geçe geçe “sanat” haline dönüşmüştür. Aşçılık denince Mengen akla gelmeye başlamıştır.
"TÜRSAB gastronomi turizmini önceleyecek"
TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bilir, “TÜRSAB, sadece deniz kum güneş üçlüsüne değil turizmin diğer kollarına da yatırım yapacaktır. Bugün turistlerin bir başka ülkeye gitmesinde en önemli nedenlerden biri gastronomi gelmektedir. Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar olmak üzere ülkemizde çok önemli mutfaklar var. Anadolu mutfağı, Türk mutfağı başta Bolu Mengenli aşçılar olmak üzere dünyayı kıskandırıyor adeta. TÜRSAB olarak gastronomi tanıtımlarına yoğunlaşmalıyız.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.