Ramazan ayının oruç ve ibadetlerin yanı sıra bedenen, beynen ve ruhen de bireylerin dinlendiği bir ay olduğunu belirten Öngören, “Kur’an-ı Kerim’de insanın beden ve ruhtan meydana geldiği vurgulanır. Bedenimiz dünyadaki gıdalarla şekillenmekte, ruhumuz da Allah’tan gelmektedir. İnsanın dünyada para, makam, itibar, güzel giyecek ve tatlı yiyecekler gibi birtakım şeylere sahip olma ve ebedi kalma arzusu dünyadan, topraktan gelen bedenin arzusudur. Fizikötesi âlemle irtibata geçme ve nihayetinde yaratıcıyı tanıma ve ona kavuşma isteği ise ruhun arzusudur. Ölüm gerçekleştiğinde beden bütün unsurlarıyla geldiği yere yani dünyaya, toprağa karışırken, ölümsüz olan ruhumuz da Allah’a kavuşmaktadır. O yüzden ölüm olayını Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle ‘Allah’tan geldik Allah’a dönüyoruz’ diye ifade ederiz.” diye konuştu.
Dünya insanın sınav yeridir
Prof. Dr. Reşat Öngören, “Dünya insanın sınav yeridir ve geçicidir; ebedi hayata hazırlık sürecidir. Ahirete göre bu sürecin kısalığı Peygamber Efendimiz tarafından ‘Yolcunun ağaç gölgesinde bir süre dinlenmesi’ şeklinde ifade edilmiştir. Bu süreçte yaşadığımız güzellikler de karşılaştığımız zorluklar da birer imtihan vesilesidir. Nimet ve güzelliklere şükretmek, sıkıntı ve zorluklara ise sabretmek imtihanı kazanmak için gerekli görülmüştür.” ifadesini kullandı.
Mutluluğun temelinde yüce yaratıcıyı her zaman anmak var
Temel mutluluk ve huzur kaynağının her zaman yaratıcıyı hatırda tutup onu her zaman anmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Reşat Öngören, şunları söyledi:
“Şu gerçeği her an aklımızda tutmamız gerekiyor: Biz dünyaya kendi arzu ve irademizle gelmedik. Bize can veren de canlarımızı alan da Allah’tır. O yarattığı insana aynı zamanda dünya ve ahiret mutluluğu için peygamberler vasıtasıyla reçeteler sunmuştur: Buna göre temel mutluluk ve huzur kaynağı her hal ve kârda yaratıcıyı hatırda tutmak, onu anmaya devam etmektir. Zira Hz. Allah ‘Beni ananlar huzur bulur, beni anmaktan kaçınanlar ise sıkıntı içinde yaşarlar’ buyurmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle evrende her şey Allah’ı andığı için insan Allah’ı anmaktan uzak durursa âdeta debisi yüksek bir suyun akışına ters kürek çekerek yol almaya çalışmak gibi bir pozisyona girmiş olur ki bu onu hem yorgun ve bitkin kılar hem de bir arpa boyu yol alamaz.”
Oruç ibadeti sahip olduklarımızın kıymetini anlamamıza yardımcı olur
Oruç ibadetinin aynı zamanda bizlere bir yudum suyun bile ne kadar değerli bir nimet olduğunu, öte yandan açlığın insan için nasıl bir sıkıntı doğurduğunu da öğretmek olduğunu belirten Prof. Dr. Reşat Öngören, “Bu ibadeti yerine getirenler fakirler ve muhtaçlarla çok daha kolay empati kurma kabiliyeti kazanırlar. Oruçlu insan hem sahip olduğu nimetlerin kıymetini anlar; onları israf etmez, hem nimeti verene teşekkür ve minnet duygusu pekişir hem de muhtaçlara yardım etmesi gerektiğini idrak eder.” dedi.