Son yıllarda, özellikle Rusya ve Ukrayna arasında gerginliğin yaşanmasının ardından, ABD’nin Avrupa’yı kontrol altına alma stratejisi net bir şekilde görüldü. ABD’nin çabalarıyla, AB ve Rusya arasındaki enerji iş birliği neredeyse durdu. ABD, Avrupa’nın enerji krizinden büyük paralar kazandı ve avro servetinin üzerine oturdu. Diğer yandan, ABD Çin’e baskı yapmak için Avrupa ülkelerine ticari çıkarlarından vazgeçerek Çin’den kopmaları yönünde taleplerde bulundu.
ABD’nin baskısının karşısında, Almanya Başbakanı Olaf Scholz 4 Kasım’da Çin’i ziyaret etti. Scholz’un Çin gezisi, Avrupa’nın ABD’nin kontrolünden kurtulmasına iyi bir örnek oldu.
2.Dünya Savaşı’nın ardından, ABD, Avrupa’da Marshall Planı’nı uygulamaya başladı. ABD dünyadaki hegemonyasını korumak için Avrupa’yı kontrol altına aldı. AB’nin 1993 yılında kurulmasıyla, Avrupa ülkeleri ekonomi alanında ABD’nin kontrolünden kurtulmaya başladı ve uluslararası toplumun kutuplaşması sürecinde önemli bir güç haline geldi. Ancak, Rusya ve Ukrayna arasında gerginliğin patlak vermesinin ardından AB’nin bağımsız gelişme eğilimi birdenbire durduruldu. ABD’nin baskısı nedeniyle, AB ülkelerinin çoğunluğu egemenliklerini kaybedip dış ilişkilerde ABD’ye biat etmek zorunda kaldı.
AB’nin dış ilişkilerde ABD’ye bağlanmasına rağmen, ABD yine de Avrupa ülkelerini sömürmek istedi. Kuzey Akım’da patlama meydana geldikten sonra, Avrupa eşi benzeri görülmemiş bir enerji krizinin içine düştü. Böylece ABD’li enerji şirketleri Avrupa’yla ticaretten büyük paralar kazandı. Avrupa’daki imalat sanayi firmaları, enerji fiyatları daha düşük olan ABD’ye taşınmakta zorlanıyor. Diğer yandan, FED doların gücünü korumak için sürekli olarak faiz arttırmaya devam ediyor. Avro dolar karşılığında çok değer kaybetti. Avrupa’nın avro servetinin büyük kısmı ABD tarafından satın alındı.
Diğer yandan, Çin’le rekabete giren ABD, Avrupa ülkelerine ticari çıkarlarından vazgeçerek Çin’den kopmaları talebinde bulundu. Örneğin, Almanya hükümeti kısa süre önce Hamburg Limanı’ndaki Tollerort konteyner limanında Çin’in COSCO Deniz Taşımacılığı Şirketi’nin yüzde 24.9 ortaklığına onay verdi. Çin ve Almanya arasındaki bu normal ticari girişim dolayısıyla, Beyaz Saray Berlin yönetimine ciddi uyarıda bulundu. Diğer yandan, birkaç ay önce ABD yönetimi, sözde “zorunlu çalıştırma” bahanesiyle Volkswagen gibi Alman şirketlerine Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nden çekilmeleri talebinde bulundu.
AB’de liderlik rolü oynayan Almanya’nın başbakanı Scholz, Çin gezisiyle Avrupa’ya sömürmek isteyen ABD’ye sert bir cevap verdi. Çin ve Almanya’nın liderleri görüşmede, karşılıklı güveni ve iş birliğini güçlendirecekleri, ekonominin küreselleşmesine destek verecekleri, uluslararası toplumda koordinasyonu arttıracakları ve gruplar arasındaki zıtlıklara karşı çıktıklarını vurguladılar. Scholz, Çin’den kopmaya karşı çıktıklarını net bir şekilde yineledi.
2021 yılında, Çin ve Almanya arasındaki ticaret hacmi 245 milyar 300 milyon avroyu bularak, rekor seviyeye ulaştı. Son 6 yılda, Çin Almanya’nın en büyük ticaret ortağı haline geldi. Çin’le olan ticaret, Almanlara 900 bin istihdam fırsatı sağladı. Scholz’un Çin gezisi sırasında, Çin Havacılık Malzemeleri Şirketi (CASC) 140 uçağı satın almak için Airbus şirketiyle 17 milyar dolar değerinde bir sözleşme imzaladı. Çin ve Almanya arasındaki ticaret iş birliği çok sağlam. İki ülke arasındaki bağlantının kopması mümkün değildir.
Scholz’un Çin gezisi, Çin ile Avrupa ülkeleri arasındaki iş birliğinin yoğunlaştırılması ve Avrupa’nın ABD’nin kontrolünden kurtulması için iyi bir örnek oldu.
Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu