Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, TBMM’de görüşülmeye devam eden, “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Süleyman İrvan, internet gazeteciliğini yasal çerçeveye kavuşturan maddeler ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Bu yasa teklifinin ilk 18 maddesi, 5187 sayılı Basın Kanunu’nda değişiklikler öngörüyor ve internet medyasını basın kanunu kapsamına alıyor. Bunu olumlu karşılıyorum. Türkiye'de internet gazeteciliği 1995 yılında başladı. 1995 yılından bugüne kadar geçen 27 yılda internet medyası gelişti, hatta neredeyse geleneksel medyanın yerini aldı. Ama buna rağmen hala tanımlanmış, çerçevesi çizilmiş değildi. İnternet medyasında çalışan gazeteciler gazeteci kabul edilmiyor, gazetecilerin sahip olduğu bazı haklardan yararlanamıyordu. İnternet medyasında çalışan gazeteciler basın kartı alamıyordu. Bu sorunun çözümlenebilmesi için geçmişte bazı çabalar gösterilmişti, hatta 2012 yılında bir internet medyası yasa tasarısı da hazırlanmış ama bir mesafe alınamamıştı. Bu teklif ile internet medyasında çalışan gazeteciler yasal olarak da gazeteci olarak kabul edilecekler. Bu iyi.”
Basın kartlarının dağıtımı için öngörülen Basın Kartları Komisyonu’nun yapısında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına geniş yetkiler tanındığını belirten İrvan, “Meclis Komisyonlarındaki görüşmeler sırasında Basın Kartları Komisyonu’nun üye sayısı 19’a yükseltildi, ancak bu üyelerin 11’i İletişim Başkanlığı tarafından belirleniyor. Oysa bu komisyonda gazeteci meslek örgütleri ağırlıkta olmalı ve İletişim Başkanlığı organizasyon işini üstlenmeli. Kimin basın kartı alabileceği kararını İletişim Başkanlığı vermemeli. Demokratik ülkelerde basın kartları basın meslek örgütleri tarafından veriliyor. Ancak Türkiye’de bu yükün altından kalkabilecek bütçeye ve altyapıya sahip bir meslek örgütü yok. Bence basın kartlarının basım ve dağıtımının İletişim Başkanlığı tarafından üstlenilmesinin bir sakıncası yok. Yeter ki kimlerin kart alabileceğine ve kimlere kart verilmeyeceğine gazeteci meslek örgütleri karar verebilsin.” şeklinde konuştu.
Yasa teklifinin 7. Maddesinin, internet haber sitelerinde uygulanacak cevap ve düzeltme prosedürünü tanımladığını ancak uygulamada bazı sorunlar çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan şunları söyledi:
“Yasa teklifi kabul edilip uygulamaya konduğunda bazı haber sitelerinin ana sayfaları cevap ve düzeltme metinleriyle dolabilir. Neden? Çünkü 5187 sayılı yasanın 14. maddesine yapılan ekte şöyle deniyor: ‘İnternet haber sitelerinde ise zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısının; sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç bir gün içinde, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, URL bağlantısı sağlanmak suretiyle, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır.’ Düzenlemenin olumlu tarafı, cevap ve düzeltme metinlerinin ana sayfada sadece 24 saat kalacak olmasıdır. Aksi takdirde bazı haber sitelerinin ana sayfaları cevap ve düzeltme metinleriyle dolu olabilirdi.”
Yasa teklifinin 19, 20, 21, 22 ve 23. Maddelerinin Basın İlan Kurumu Kanunu’nda değişiklikler öngördüğünü belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, bu değişikliklerle haber sitelerinin de resmi ilan ve reklam alabilir hale geleceğini söyledi.
“Bunu olumlu karşılamakla birlikte bazı sorunlara da işaret etmek istiyorum” diyen Prof. Dr. İrvan şunları ifade etti:
“Sorun şudur: Türkiye’de resmi ilan ve reklam pastası bellidir. Basın İlan Kurumu genel Müdürü Cavit Erkılınç’ın 29 Eylül 2022 tarihinde İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda yaptığı açıklamaya göre, mevcut durumda 953 gazete resmi ilan ve reklam alabilmektedir. Şimdi bu rakama haber siteleri de eklenecektir. 2021 yılında Emre Kızılkaya ve ekibi tarafından yapılıp Journo'da yayımlanan bir araştırma haberine göre Türkiye’de 6 bin 500’den fazla haber sitesi bulunmaktadır. Eğer resmi ilan ve reklam pastası aynı kalacaksa her bir haber mecrasında düşecek pay da doğal olarak azalacaktır. Bu durumun basılı gazeteler aleyhine işleyeceğini ve birçok yerel gazetenin kapanmasına yol açacağını öngörüyorum.”
Yasa teklifinin en sorunlu maddesinin 29. madde olduğunu belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, şunları söyledi:
“Bu madde, yanıltıcı bilgiyi yayma suçu olarak yeni bir suç tanımlıyor. Maddenin tam hali şöyle: 'Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' Her ne kadar suç objektif kriterlere bağlanmış gibi görünse de uygulamada ciddi sorunlara yol açacağını, bu maddeye karşı gösterilen tepkilerin dikkate alınması gerektiğini ve maddenin geri çekilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.”