Üsküdar Üniversitesi 2022-2023 Akademik Yılı açılışı, düzenlenen bir törenle gerçekleştirildi. Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbn-i Sina Oditoryumu’nda gerçekleştirilen törenin açılış konuşması, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından yapıldı.
Şu anda eğitimlerine devam eden 24 bin öğrencileri olduğunu belirterek sözlerine başlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde 34 bin mezun verdik. Bugün akademik yükseltme alan hocalarımıza cübbe giydireceğiz. Hakimler ve yargıçlar da cübbe giyiyor. Bu cübbelerin iki özelliği var. Cebi ve önünde düğmesi bulunmuyor. Düğmesinin olmaması hak ve hakikatin dışında hiçbir şeyin önünde önlerinin iliklenmemesini ve eğinilmemesini sembolize ediyor. Cebinin olmaması ise yapılan işin menfaat için yapılmaması gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca mesleklerinde 50 yılı dolduran hocalarımıza plaket takdim ediyoruz. Genç kuşaklarla kıdemli kuşakların beraber olduğu ve ortak hedefte çalıştığı bir üniversite olma gayretindeyiz.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bilimin sultanlarından birinin de Fatih Sultan Mehmet olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Biz onu hep fetih sultanı olarak biliyoruz. Semerkand’daki rasathaneyi yapan Uluğ Bey’in öğrencisi Halil Kuşçu’yu İstanbul’a getirterek Tophane’de rasathane yaptırmış. O zamanki çağın ötesinde düşünen biri olarak yeniliklerin de önünü açmış oldu. Zihinsel dönüşüm olmadan bilimsel dönüşüm, bilimsel dönüşüm olmadan da askeri dönüşüm olmuyor. Fatih Sultan Mehmet ciddi bir zihinsel dönüşüm gerçekleştirmiş. Biz toplum olarak İstanbul’un fethini yeni bir çağ açtı diye biliyoruz. Aslında çağı değiştiren fetih değil topun bulunmasıydı. Topun bulunmasıyla kalelerin yıkılabilir olduğunun anlaşılması orta çağ’daki feodal yapıyı değiştirdi, burjuva sınıfının ortaya çıkmasına sebep oldu. Avrupa’da feodal yapı değişti, zenginleşen bir kitle oluştu ve sosyal yapı dağılmaya başladı. Dünya artık kalelerin bazı güçlülerin sığındığı bir yer olmaktan çıktığını görmüş oldu. Yani fetihle değil bilimdeki gelişmeyle çağ değişti. Fakat Osmanlı’da bilime doğrudan karşı olan ulemalar ortaya çıkan veba salgının sorumlusu olarak Tophane’deki rasathaneyi göstermiş, rasathanenin toplarla yıkılması sonrasında Osmanlı’da düşüncenin ilerlemesi de durmuştur. İşte endüstri devrimini kaçırmamızın asıl sebebi de düşüncede ilerlemenin durmasıdır.”
Ulemaların padişahı ikna etmesi sonucu Cağaloğlu Lisesi’nde fen bilimleri ile felsefenin, din bilimleri ile astronomi ve coğrafyanın birlikte okutulduğu medresenin de kapatıldığını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu medrese de hem akli bilimler hem de nakli bilimler okutuluyordu. Daha sonra Sultan Abdulhamid 2 kez darul-fünun açtı. Darul Fünun fen bilimlerinin yeri olarak biliniyor. 200 yıl yaşadıktan sonra onlar da kapatıldı. Bunun sonucunda birisi din ilimlerini körü körüne savunan biri de tamamen onlara karşı olan Osmanlı’da 2 tip insan yetişti. Abdulhamid’in yetiştirdiği çocuklar zamanın ruhunu yakaladıkları için o yapıyı devirdiler. Biz çağı kaçırdığımızda tepetakla geriye gitmeyi göze almak durumundayız. Yeniliği kaçırdığımız an eskiyoruz. Biz üniversite olarak her şeyi sorgulamak zorundayız.” dedi.
Gelenekliliğin güzel fakat gelenekçiliğin sakıncalı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gelenekçilik insanı geri bırakıyor. Geleneği koruyarak yeni gelenekler oluşturmamız gerekiyor. Teknolojinin bu kadar ön planda olduğu bir çağda eski çağa takılı kalmamız bizi bilimin nesnesi yapar. Başkaları üretir, biz kullanırız. Sadece gelişmiş ülkelerin pazarı oluruz. Bizim muhakkak pazar olan değil pazar oluşturan olmamız gerekiyor” diye konuştu.
Üniversite olarak birinci misyonlarının meslek edindirmek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Onun dışında AR-GE politikaları var. AR-GE çok önemli. BrainPark kuluçka merkezi kurduk. Kuluçka merkezimizdeki şirketler başta beyin uyarım cihazları olmak üzere bazı cihazlar üretmeye başladı. Transgenetik hücreleri incelemek üzere laboratuvar kurduk. Öğrenci projelerini desteklemek için TUBİTAK Başkanı Hasan Mandal üniversitemize geldi ve Teknofest’e davet etti. Bir diğer misyonumuz ise toplumu bilgilendirmektir. Bilim topluma mal olmalı, sadece kişinin kendi çıkarına hizmet etmemeli. Bilimi ürüne dönüştürebilmek de çok önemli. Sanayileşme ve ticarileşme hep bilim sayesinde oluyor.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üniversitelerin en önemli önceliklerinin projeyle yatıp projeyle kalkmak olması gerektiğini ifade etti ve sözlerini şöyle tamamladı: “Yapacağımız her işte nasıl projelendireceğimizi konuşmalı, hedefini belirlemeli ve mantıksal çerçevesini belirlemeliyiz. Güçlü ve zayıf yönlerimize bakarak ona göre yol çizmeliyiz. Öğrencilerimizin çalıştıkları yerlerden hep takdir alıyoruz. Bunlar bizi sevindiriyor. G20’ye katılmaya devam ediyoruz. İki hafta sonra Endonezya’da G20’nin kapsamında gerçekleşecek olan N20 toplantısına katılacağız. Orada bir sunumumuz olacak. Patent alma konusunda vakıf üniversiteleri arasında ilk 3’e girmeyi başardık. Kuluçka merkezimizin gayreti burada ön plana çıkıyor.”
Yeni akademi yılın ilk dersini ise mesleğinde 50 yılı geride bırakan Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Dünden Bugüne Dünyada ve Türklerde Tıbbın Sultanları” başlığıyla verdi.
Türk medeniyetinin dünya tıbbına pek çok katkıları olduğunu belirten Prof. Dr. İbrahim Öztek, öğrencilere ülkemiz için çalışmalarını ve kendilerini yetiştirmelerini tavsiye etti. Kendi ve kendi gibi birçok bilim insanının Türkiye’de yetiştiğini kaydeden Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Ecdadımızın ulaştığı binlerce yılların tıptaki ve diğer bilim dallarındaki genetik birikimlerin yok olmayacağına inanıyorum. O bilgilere bizim her milletin çocuklarından daha çabuk ulaşacağımız kanısındayım. Orta eğitimden itibaren genç beyinlerimizin Avrupa ve Amerika’ya pazarlanmaları engellenmelidir. Bugün NASA’da bile Türk çocukları çalışıyor. Gidilsin, eğitim alsınlar ve aldıkları eğitimi ülkelerine taşısınlar. İlim ülkemizde üretilsin. Çocuklarımıza bu yönde telkinler verilmelidir.”dedi. Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Size verilen bilgileri çokça tekrar edin ve çok çalışın. İyi bir hekim be bilim adamı olmak için kendinizi şimdiden buna hazırlayın.” tavsiyesinde bulundu.
Yeni Akademik Yıl Açılış Töreni kapsamında Akademik Yükseltme ve Cübbe Giyme merasimi de düzenlendi.
Doçentlikten profesörlüğe yükselen akademisyenlere cübbeleri Kurucu Rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından giydirildi. Prof. Dr. And Algül, Prof. Dr. Bülent Çitgez, Prof. Dr. Melih Balcı, Prof. Dr. Nihal Özaras, Prof. Dr. Onur Gürer, Prof. Dr. Teoman Akçay, Prof. Dr. Ziya Saltürk’e cübbeleri törenle giydirildi.
Doçentliğe yükselen akademisyenlerin cübbelerini ise Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak giydirdi. Doç. Dr. Alper Evrensel, Doç. Dr. Cem Tutar, Doç. Dr. Özge Uğurlu Akbaş, Doç. Dr. Şaha Burcu Baygül Özpınar, Doç. Dr. Zozan Güleken’e cübbelerini giydiler.
Törende Dr. Öğretim Üyeliğine yükselen akademisyenler de cübbelerini giydiler. Rektör Yardımıcısı Prof. Dr. Muhsin Konuk ve Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka tarafından Dr. Öğretim Üyesi Ayça Demir Yıldırım, Dr. Öğretim Üyesi Ceren Acun, Dr. Öğretim Üyesi Dicle Yıldırım, Dr. Öğretim Üyesi Elif Kurtuluş, Dr. Öğretim Üyesi Ezgi Şen, Dr. Öğretim Üyesi Gamze Kağan, Dr. Öğretim Üyesi Özlem Oğuz, Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Baktır’a cübbeleri giydirildi. Törende son olarak Prof. Dr. Nazife Güngör, Prof. Dr. Osman Çerezci, Prof.Dr. Arif Aktuğ Ertekin, Prof. Dr. Yumuşhan Günay, Doç. Dr. Mesut Karahan, Öğretim Görevlisi Didem Kurap Öcebe, Öğretim Görevlisi Elifnur Taşdemir, Öğretim Görevlisi Mert İlhan ve Öğretim Görevlisi Ayşe Gül Elsharkawy’e cübbelerini giydirdi.
Törende meslekte 50 yılını dolduran akademisyenlere de Kurucu Rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan tarafından plaketleri takdim edildi. Prof. Dr. Sevil Atasoy, Prof. Dr. Şaban Selim Şeker, Prof. Dr. Ahmet Konrot, Prof. Dr. Şefik Dursun ve Prof. Dr. İbrahim Öztek’e plaket takdimi yapıldı. Prof. Dr. Sevil Atasoy, törene katılamadı.