Karamollaoğlu, ülke ve millet olarak yakın tarihin en zor ve acı dolu günlerinin yaşandığını ifade ederek, “6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli ve daha iki gün önce de Hatay merkezli meydana gelen depremler sadece o bölgeyi değil, ülkemizin tamamını derinden sarsmıştır. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar niyaz ediyorum.” dedi.
“Bir deprem ülkesi olduğumuzu bilmeyen var mı?”
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, “Sormak bile abes. 7’den 77’ye herkes bu gerçeği biliyor; dahası bugüne dek onlarca kez de acı bir şekilde bu gerçek tecrübe edilmişti. Yaşanan bir depremi, büyük bir afete çeviren ve yıkımın boyutlarını artıran şey işte bu vurdumduymazlıktır. Deprem öncesi ciddiyetsizlik, deprem anındaki acziyet ve sonrasında koordinasyon konusundaki beceriksizlik maddi ve manevi kayıplarımızı kat be kat arttırmıştır.” diye konuştu.
“Her şeyin pahalı olduğu ülkemizde, insan canı neden bu kadar ucuz?”
Karamollaoğlu, soru sormanın vatandaşların olduğu gibi muhalefet partileri olarak kendilerinin de hakkı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bunlara cevap vermek ise iktidardakilerin görevidir. Deprem öncesi defalarca kez hatırlattığımız hususları şimdi bir kez daha soruyoruz. AFAD başta olmak üzere, ilgili tüm kurumlarımız yeterli ve liyakatli kadrolara sahip miydi? Özel İletişim Vergisi başta olmak üzere, toplanan vergiler bugüne kadar nerelere harcanmıştır? Her şeyin ama her şeyin pahalı olduğu ülkemizde, insan canı neden bu kadar ucuz? Anlamak mümkün değil.”
“Bunca şeye nasıl sessiz kalalım? Bunca şeyi nasıl görmezden gelelim?”
Anlamakta güçlük çektiklerini söyleyen Karamollaoğlu, “Bunları soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz; notunuzu alabilirsiniz. Köylere ulaşmakta nasıl bu kadar geç kalındı? Belediyelerle iş birliği yapmaktan neden özellikle imtina edildi? Hangi saiklerle yardım kuruluşları arasında ayrım yapıldı? Pandemide vatandaşlarına IBAN gönderen akıl, şimdi de devletin kaynaklarının sağ cepten alınıp sol cebe konulduğu yardım şovları düzenliyor, algıyı yönetmek için belgesel tadında klipler çekiyor; bu lakaytlığa nasıl sessiz kalalım?” ifadelerini kullandı.
“Üniversiteler derhal açılmalıdır”
Karamollaoğlu, üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesine ilişkin, “Ciddi bir sınavla, oldukça kritik bir süreçle karşı karşıyayız. Bugüne kadarki yanlış anlayışla, süregelen bu çarpık zihniyetle bunun altından kalkmamız mümkün değildir. Düşünün ki, akıllarına ilk gelen şey okulları kapatmak. Bu yanlış karardan 2 ay sonra dönmek bir şey ifade etmez; hemen bu yanlıştan vazgeçilmeli, üniversiteler derhal yüz yüze eğitime başlamalıdır.” şeklinde konuştu.
"Muhtemel depremler için hangi hazırlıklar yapılıyor?"
Sağlıklı ve kalıcı çözümlere odaklanmak mecburiyetinde olunduğunu belirten Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Muhtemel depremler için şimdi hangi hazırlıklar yapılıyor? İstanbul için hangi tedbirler alındı? Mesela riskin en yüksek olduğu illerimizden Bingöl’ün afet bölgesi ilan edilmesi için daha ne bekleniyor? Aynı yanlış anlayışla, aynı çarpık zihniyetle atılacak her bir yanlış adım önümüzdeki günlerde çok daha büyük problemlere neden olacaktır. Bu sebeple; krizi daha da derinleştirecek, alelacele alınan kararlardan derhal vazgeçilmesi gerekir.”
“Süreç ortak akılla yönetilmelidir”
Karamollaoğlu, seçimlere birkaç ay kaldığını hatırlatarak, “Bu süreçte oy kaygısıyla hareket etmek vatandaşlarımıza ikinci bir yıkımı yaşatır. Hassasiyetle hareket etmek, çalışmaları titizlikle yürütmek ve ince eleyip sık dokumak şarttır. Hiçbir alan ihmal edilmeden, tüm uzmanların görüşleri dikkate alınarak ortak akılla bir süreç yürütmek elzemdir.” dedi.
“Allah’ın izniyle bu zorlu süreci de hep birlikte aşacağız”
Acıların ve kayıpların çok büyük olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Yitip giden canlarımızın telafisi mümkün değil. Ancak geride kalanlar için ve bir daha böylesine acılar yaşamamak için omuzlarımızdaki sorumlulukların farkında olmalıyız. 85 milyonun 'insanca yaşam' standartlarına kavuştuğu bir Türkiye’yi inşa etmek boynumuzun borcudur. Şu 16 günlük süreçte millet olarak gösterdiğimiz muazzam dayanışmayı önümüzdeki dönemde de gösterecek ve Allah’ın izniyle bu zorlu süreci de hep birlikte aşacağız.”