Vatandaşlara seslenen İmamoğlu, “Burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur ama önce bana şu sorunun cevabını bir verin: Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyor bu insanlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, sayılmadı. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3.5 yıldır 1 kuruş vermiyor. Sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar?” diye konuştu.
İmamoğlu, geçmişte Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“‘Yok’ dediler, ‘Gezi Parkı artık bir vakfa ait olacak.’ Daha onlarca örnek sayarım ama vaktinizi almayayım. Siz bir kere değil, iki kere üst üste bir belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttı. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne alıp veremedikleri var? Ben size söyleyeyim: Bu ülkeyi yönetenler hasta, hem de ağır hasta. Bu ülkeyi yönetenlerin çok ağır bir alerji sorunu var. Milletin iradesine karşı alerjileri var bunların. Milli irade kendilerinden yana şekillenirse sorun yok. Ama başka türlü şekillenirse bunlarda alerji hastalığı başlıyor. Hiçbir şeyi gözleri görmüyor.”
“Bugün burada bunca büyük bir kalabalığı harekete geçiren, ortak vicdandır” diyen İmamoğlu, “Hepimizi birleştiren haksızlığa, hem de apaçık haksızlığa, adaletsizliğe şahit olmaktır. Milyonlarca kişi ayağa kalkıyor ve meydanlara akıyorsa, Edirne’den Kars’a kadar bir millet aynı isyan duygusunu yaşıyorsa, bu bir kırılma anıdır. Bu bir adalet refleksidir. Bu rızanın kalktığının kanıtıdır. Dün de oldu, şimdi de oluyor. 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını bir ve eşit görmüyorsan, ‘Ben bu ülkeyi yönetiyorum’ demeyeceksin.” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, kendisinin seçimden önce hemşerilerinden yetki istediğini belirterek, “Görevi verin, bu israf düzenine son vereyim dedim. ‘Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere hizmet dönemini bitireyim, 16 milyon İstanbulluya eşit hizmet sunayım’ dedim. İstanbullular beni bunun için seçti. Belediyenin kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu. Zaten o yüzden bütün bu yaptıkları. Biz sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İnsaf nedir bilmez onlar. İstanbul üç buçuk yıldır, vicdana ve mantığa dayanan bir adalet anlayışıyla yönetiliyor.” dedi.
“Artık hiçbir İstanbullu daha azına razı gelmez” ifadelerini kullanan İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“İstanbullunun artık vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. İstanbul’da da yok, Türkiye’de de yok. O yüzden bizi istemiyor. Vatandaş haklarını, yöneticiler de hadlerini bilecek. Cumhuriyet öyle bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir biçimde görevden almak, haddini bilmemektir.”
İmamoğlu, Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu ileri sürerek, “Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir tercih yapmak zorundayız. Toplumda en yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka hiçbir yolunuz yok. Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının tamamına eşit ölçüde sevgi ve saygı besleyenlerin yanında duracaksınız. İşte onun için ben her zaman ‘Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım’ diyorum.” diye konuştu.
“Benim arkamda bu büyük millet var” diyen İmamoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu milletin birliğini inşa etmeye karar vermiş, bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu Türkiye İttifakı var. Bu ittifak basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Bu ülkede kurdukları Bozuk Düzeni ortadan kaldıracağız. Rahmetli Bülent Ecevit’in sözleriyle söylersek. ‘Bozuk düzen onarılır, ama bu düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir ve çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır.’ Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi yeniden birleştireceğiz. Ülkeye özgürlüğü ve demokrasiyi getireceğiz, medyayı bağımsızlaştıracağız.”
İmamoğlu, kendisinin umudu olduğunu dile getirerek, “Çare belli. Önümüzdeki seçimlerde ülkemize bu zulmü reva görenleri yolcu etmek. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için büyük umudum var. Hiç kimsenin yargıyı bir sopa gibi kullanmaya cüret edemeyeceği, adliye salonlarına yolu düşen herkesin adaleti bulacağına inandığı bir Türkiye umudum var. Gençlerin geleceğini uzaklarda değil kendi memleketinde aradığı ve bulduğu bir Türkiye hayalim var. Allaha güveniyorum çünkü o, doğru olanı yolda koymaz. Umudunuz hiç eksilmesin.” şeklinde konuştu.
Azimle mücadele edeceklerini söyleyen İmamoğlu, “Asla öfkeye kapılmayacağız ama kararlı olacağız. Çünkü bu dava Ekrem İmamoğlu davası değil. Çünkü bu dava parti davası değil. Bu dava ülke davası. Bu dava adalet davası. İnanın 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim, senin ya da onun için değil. Hepimiz için, bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımız için çok güzel olacak. Ben, sen ya da o değil, herkes kazanacak. Herkes kazanacak ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak.” dedi.