Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Altıncısı tertiplenen forumun küresel çapta insani sosyal ve diplomatik etkileşim için önemli bir platform haline geldiğini görüyoruz. Her sene ekonomi siyaset güvenlik teknoloji ve uluslararası ilişkiler alanlarında pek çok yetkin isim bu platformda kıymetli görüşlerini katılımcılarla paylaşma imkanı buluyor. Küresel nabzı işaret ve yansıtan temalar çerçevesinde yapılan fikir teatileri insanlığın karşılaştığı meselelerin çözümüne katkı sunuyor.
Ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için önemli kazanımlar sağlayan TRT World Forum’un başarı çıtasını her yıl daha yukarı taşıdığına inanıyorum.
TRT hem yayınları ve yapımları hem de bu tür platformları vasıtasıyla uluslararası iletişim mecralarında kalıcı izler bırakan milli yayıncılık kuruluşumuzdur. Önce insan ilkesinden hareketle gerçekleştirdiği projelerle yok sayılanları görünür kılan TRT, sessiz yığınların gür sesi misyonunu başarıyla yerine getirmektedir. Yerleşik kalıplara meydan okuma, doğru bilgiyi dünyaya ulaştırma ve uluslararası yayıncılıkta belli grupların tekelini kırma hedefleriyle TRT, aynı zamanda egemen medya düzenine karşı da bir alternatif sunmaktadır.
Amacımız ülkemizle birlikte tüm dünyada iyinin, doğrunun ve hakikatin sözcülüğünü yapmaktır. Son yıllarda her alanda olduğu gibi yayıncılık konusunda da çok ciddi mesafe aldık. TRT’nin insani değerleri koruma, yaşatma ve yüceltme eksenli içerikli yurt içindeki ve dışında giderek daha fazla beğeni topluyor.
TRT’nin ve Kültür ve Turizm Bakanlığımızın destek verdiği projelerin uluslararası yarışmalardan ödüllerle döndüğünü görmekten memnuniyet duyuyoruz. İstanbul sadece tabi ve tarihi güzellikleriyle değil, ev sahipliği yaptığı film ve dizileriyle de küresel bir çekim merkezi haline gelmiştir. Türkiye, dizi ihracatında dünyada ikinci sıraya yükselmiştir. Toplamda 150 ülkede 600 milyon kişiye ulaşan Türk dizileri, Türkiye’nin tanıtımında önemli rol oynuyor.
Bu seneki forum, gerek Kovid-19 salgını gerekse Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle küresel ölçekte tansiyonun arttığı bir dönemde yapılıyor. Küresel krizlerin ve istikrarsızlıkların yüzde 60’ının Türkiye’nin yakın çevresinde cereyan ettiğini görüyoruz. Forumun temasının geleceği şekillendirmek, belirsizlikler, gerçekler ve fırsatlar olarak belirlenmesini bu bakımdan çok isabetli buluyorum.
Artık hiç kimsenin dünyanın herhangi bir yerindeki sorunu görmezden gelme, çözümüne katkı sunmaktan itina etme veya katkısını erteleme lüksü yoktur. İnsanlığın ortak geleceğinin selameti için herkes elini taşın altına koymak mecburiyetindedir. Biz işte bu anlayışla bölgesel ve küresel meselelerde üzerimize düşen sorumluluğumuzu samimi bir şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşı can kayıplarının yanında, bölge ve dünya için insani ve politik ciddi maliyetler oluşturdu. Krizin en başından itibaren savaşın kazanını, barışın ise kaybedeni olmaz. Bu ilkeyle yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Savaş nedeniyle Ukrayna ve Rusya’dan tahıl başta olmak üzere kritik ürünlerin sevkiyatının durması Avrupa’dan Afrika’ya tüm ülkeleri etkilen küresel çapta bir gıda krizine sebep olmuştur.
Bir buğday tanesi yüz binlerce buğdayı üretiyor. Buğday o denli farklı bir nimet. Bu krizi çözmek amacıyla Pazar günü Sayın Putin ile görüşmemiz olacak. Aynı şekilde Sayın Zelenskiy ile görüşmemiz olacak. Bu görüşmelerle birlikte istiyoruz ki bu tahıl koridorunu daha da güçlendirelim. Tahıl koridorundaki tıkanıklığın aşılması ve sonrasında anlaşmanın süresi uzatılması yine ülkemizin girişimleri sayesinde mümkün olabildi.
Türkiye, savaşın sebep olduğu enerji krizinin aşılması için de öncü bir rol oynamayı sürdürecektir. Bu süreçte tüm dünya samimi ve gerçekçi gayretlerimizi takdir etti. Türkiye istikrar getiriyor. Türkiye barış için çalışıyor. Türkiye krizin değil çözümün safında duruyor. Bu tarihi sorumluluğu yerine getirmeye önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.
Siyasi, askeri, ekonomik desteğimizle insan gücümüzle Avrupa’nın güvenliği ve refahını sürdürmesine verdiğimiz katkıları kimse inkar edemez. Yaptığımız onca fedakarlığa rağmen bilhassa birliğimizi ve beraberliğimizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemizde yalnız bırakıldığımızı asla unutmayacağız. Binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç ülkemin güneyinde Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütlerine gönderilmiştir ve bunu gönderen ülke NATO’da beraber olduğumuz ülke. Türkiye’ye bunları anlatamazsınız. Çünkü biz her zaman haktan adaletten yana olduk. Teröristlerle verdiğimiz mücadelede kimse bize hesap soramaz.
Parasını verdiğimiz halde f-16 meselesini çözemedik. Kıbrıs meselesinin hakkaniyetli bir zeminle yeni ve somut adımlarla çözüme kavuşturulması için diyalogdan vazgeçmiyoruz."