Çelik’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Uluslararası kurumlar açısından bakıldığında ise kurumların, tavsiyede bulunmak, kınamak, uyarıda bulunmak bunun ötesinde çok bir işlev üretemedikleri görüldü. Bu çok uzun zamandır devam eden bir denge içerisinde giden ufak tefek çatışmalar hariç, ortaya çıkan en büyük sorun olarak gündeme geldi.
Dünyanın diğer yerlerindeki örneğin Suriye, Afganistan, Afganistan’daki çatışmalara sessiz kalanların ya da bunları öteki insanların meselesi olarak görenlerin bunu böyle değerlendirdikleri takdirde bu sorunlardan kaçamayacaklarını net bir biçimde gösterdi. Özellikle bu zihin yapısının ele alınması gerektiği ortaya çıktı. AB Dışişleri Bakanı konumunda Borelin söylediği söz. ‘Biz Avrupa’da bir bahçe kurduk. Bu bahçenin dışardan büyüyen ormanların saldırısı altında. Bahçemizi sadece duvarlarla koruyamayız. Bunu sağlıklı bir şekilde koruyabilmek için bahçıvanlarımızın bu ormanla da ilgilenmesi lazım.’ gibisinden ancak sağcıların söyleyeceği bir üslupla Avrupa Birliği Dışişleri Bakanı konumundaki bir kişinin konuşması aslında bir bakıma da mevcut yazılımın ne kadar sorunlu bir siyasi ve diplomatik yazılım olduğunu gösteren bir tablo. Sadece Avrupa’nın refahını düşünen, dar anlamda bir Avrupa merkezcilikle dünyaya bakan, dünyanın gerisindeki sorunlarla ancak kendi çıkarlarına ve kendi güvenliğine dönük olarak bir sıkıntı teşkil ettiğinde uğraşanların aslında bu yöntemlerinin hiç de sağlıklı olmadığı ve her an bu krizlerle yüzleşebilecekleri görüldü.
Hiç umulmadık bir biçimde dünyanın önüne birincisi tahıl krizi, ikincisi enerji krizi gibisinden savaşın çıkmasından önce düşünülemeyecek bir tablo getirdi bu durum. Bu karşılıklı bağımlılık ilişkisinin aslında ne kadar kırılgan olduğunu gösteren bir tablo ortaya çıkardı.
Bildiğimiz dünya sona eriyor, yeni bir dünya ortaya çıkıyor bunun da ne olduğu belli değil. Bu kuralların nasıl askıya alındığı da birçok örnekle görüldü. Avrupalı dostlarımızın Ukraynalı mültecilere gösterdiği insani yaklaşımdan memnuniyet duyduğumuzu, aynı yaklaşımın Suriyeli mülteciler için göstermemelerinin de sorgulanması gerektiğini ifade ettik. Bu çifte standart politik süreçlere yansıyor ve sonuçta dünyanın önünde barışın korunmasının önündeki zorluklar olarak inşa edilen yeni meydan okumaların ortaya çıkmasına yol açıyor.
Bundan sonraki dünyanın nasıl şekilleneceği bu savaşın gidişatı konusunda alınacak tavırlara bağlıdır. NATO içerisindeki misyonumuzu takdir ettiklerini sık sık söylüyorlar ama Türkiye’nin AB üyesi olması konusundaysa tamamen vizyonsuz ve dar kafalı bir yaklaşımla hareket ediyorlar. Bu çifte standartlar, Türkiye’ye bir zarar vermez ama onların önüne büyük politik zorluklar olarak gelmeye devam ediyor.
Macron’un şu vizyonsuz sözü hiç unutulmayacak. ‘Rusya’yla konuşan tek ülkenin Türkiye, tek liderin Erdoğan olması kabul edilemez’ gibi bir yaklaşım sergiledi. Bu çok dar bir rekabet anlayışından bakan, vizyon ortaya koyamayan ve en zor zamanlarda iş birliği yerine çatışma üretmeye devam eden bir zihniyetin ürünü. Bu diplomasi anlayışının güncellenmesi lazım ve dünyanın barış için yeni bir yazılıma ihtiyacı var. Aksi takdirde bu şekilde barışın korunmasının mümkün olmadığı bir kere daha net bir şekilde görülmüştür.
Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’la ilgili gelişmeler esasında müttefiklerimizin Yunanistan’ın tek taraflı tutumuna destek vererek, barış konusundaki perspektiften, vizyondan ve kapasiteden ne kadar yoksun olduğunu da göstermiştir.
KKTC'nin gözlemci olarak Türk Devletleri Teşkilatı'nda yer alması oldukça kıymetlidir. KKTC konusundaki gelişmelerde geçtiğimiz yıla damga vuran gelişmelerdir.
Hükümetlerimiz, ortaya koyduğu bütçelerle ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine dönük olarak vizyon belgeleri üretmiştir.
Karşı karşıya kaldığımız devletimizin egemenliğine dönük en hain saldırılardan biriydi. Devletimizin bütünlüğü açısından FETÖ ile mücadelenin milli güvenliğimizin birinci sırasında yer almaya devam edeceğini ifade etmek isterim.
Diyarbakır annelerine bir kere daha selamlarımızı gönderiyoruz. Evlatlarına kavuşmak için bin 179 gündür nöbet tutuyorlar. Herkesin bu sesi duyması gerektiğini bir kere daha ifade ediyoruz.
Türk Devletleri Teşkilatında ortaya çıkan dinamizm birçok alana etki ettiği gibi enerji alanında bir takım etkiler vermeye başlıyor. Türkiye artık enerji siyasetinde büyük bir oyuncu olarak anılıyor.
Hazar geçişli orta koridordaki bu iş birliği, tamamen hayata geçtiği takdirde bütün dünya için katkı sağlayacak bir mekanizma olacaktır. Cumhurbaşkanımızın bu çerçevede Silivri’de açtığı Avrupa’nın en büyük doğalgaz depolama alanı da Türkiye’nin bu konudaki rolünü pekiştiren bir yaklaşımdır.
Türkiye, egemen bir devlet olarak her türlü riske karşı bu kaotik ortamda tabii ki savunmasını güçlendirecek her türlü adımı atacak. Milli teknoloji hamlesinin meyveleri bakımdan bütün bu süreçlere büyük bir katkı sağlıyor. Kızıl Elma’nın 18 dakika süren ilk uçuşu dünyada oyun değiştiren bir tablonun yine Türkiye’den çıkacağını göstermiştir.
Ermenistan’ı Rus barış gücünün kontrolündeki Azerbaycan topraklarına bağlayan Laçin Koridorundaki böyle bir gerilimi bizim yakından takip ettiğimiz açıktır. Oraya giden Azeri heyetine dönük olarak da oradaki aşırılık yanlısı Ermeniler, birtakım provokasyonlar gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Azerbaycan topraklarında hiç kimsenin Azerbaycan otoritesinden izin almadan maden çıkarma gibi bir yaklaşımının söz konusu olmaması lazım. Gerilimin sebebi budur."
Soru-Cevap
Soru- Asgari ücret konusu
Çelik: “İmkanlar içerisinde asgari ücretli vatandaşlarımızı birtakım sıkıntılarla baş başa bırakmayacak en etkili yöntem üretilmeye çalışılmıştır. Bu konu dinamik bir şekilde takip edilecek. Asgari ücretli vatandaşlarımızın içinde bulundukları durum her zaman bizim birinci gündem maddemiz. Herkes için hayırlı olmasını diliyorum.”
Soru: 6 yaşındaki çocuğa istismar konusu
Çelik: “İnsanlık dışı bir eylem, 6 yaşındayken bir çocuğun uğradığı zulüm, tecavüz insanlık vicdanında reddedilen ve tamamen lanetlenmesi gereken bir suç. Kim yaparsa yapsın bunun karşısında oluruz. Buna izin veren, gerçekleştiren, şahit olan kim varsa hesap vermelidir. Biz son derece güçlü bir tepki verdik. Burada hepimizin odaklanması gereken şey, bu çirkin, lanetli eylemin mağdurun olan kişinin korunması, mahkemenin hakikati ortaya çıkarması için süreçlerin takipçisi olacağız.”
Soru: Afganistan’daki kız öğrencilerinin eğitim yasağı konusu
Çelik: “Kız çocuklarını eğitimden mahrum etmek demek, sadece kadınları değil bütün insanlığı cehalete, karanlığa mahkum etmek demektir. Hiç kimsenin buna hakkı yok.”
Soru: Kılıçdaroğlu- İmamoğlu konusu
Çelik: “Bir siyasi parti içerisinde bu kadar çok "Ben sana sahip çıkıyorum" gibi tavır ortaya koyuyorsan burada bir cari açık var bunu kapatmaya çalışıyorsun demek. Birileri CHP genel merkezini Ankara’dan Saraçhane’ye taşımış gibi bir izlenim verdiler. Bizi ilgilendiren bir tarafı yok. Kimin kimi sevdiği, kimden hoşlanıp hoşlanmadığı bizi ilgilendirmez. Bunun toplumun önüne bir politik projeksiyon olarak konulması çok absürt bir şey. Son derece absürt bir tabloyla karşı karşıyayız.”