İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Konuşmasına İYİ Parti’nin 5’inci yılını kutlayarak başlayan Akşener, şunları kaydetti:
“Bize bu günleri gösteren, Yüce Allah’a şükürler olsun. 25 Ekim 2017’de; insanımız için, bir özgürlük yürüyüşünü, devletimiz için, bir itibar yürüyüşünü, bir kutlu iktidar yürüyüşünü, birlikte başlattık. Bütün yollar tutulmuşken; milletimizle el ele verip, kendi yolumuzu açtık. Hep birlikte ayağa kalktık ve; ‘zengin bir Türkiye istiyoruz; gücümüz var.’ dedik. ‘Artık İYİ Parti var ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’ dedik. Nitekim, öyle de oldu.”
Akşener, 5 yıl önce Türk milletine verdikleri sözü tutma vaktinin geldiğini ifade ederek, şu şekilde konuştu:
“Artık vakit, İYİ’lerin vaktidir. Artık vakit, iktidar vaktidir. Sandık ufukta göründü, İYİ Parti iktidarı, hiç olmadığı kadar yakın. Vizyonumuz, projelerimiz, kadrolarımız hazır. İYİ Parti, iktidara hazır. O kutlu gün gelip de, milletimizden yetkiyi aldığımızda, sözümüzü mutlaka tutacağız ve milletimizi, hak ettiği gibi, güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’ye, mutlaka kavuşturacağız.”
Türkiye’de kriz sarmallarının yaşandığını öne süren Akşener, “Derinleşen yoksulluk, insanımızı içine çekmeye devam ediyor. Maaşlar kuşa dönmeye, cepler boşalmaya devam ediyor. Çünkü; büyük ekonomi gurusu Bay Kriz, ve üstün yetenekli ekonomi ekibinin, ’Yeni Ekonomi Modeli’ diyerek pazarladıkları, ucube model yüzünden, ekonomimiz can çekişiyor. “ ifadelerini kullandı.
Akşener, “Milletimiz kan ağlarken, faiz lobileri bayram ettiği bu tabloya bakınca, sizce kim faizci?” diyerek, şu açıklamalarda bulundu:
“Milletimiz enflasyon altında ezilirken, bankaların, 2022’in daha ilk 8 ayında geçen yıla göre, 5 kat yüksek kar açıklamasına bakınca söyler misiniz bana sizce kim faizci? Lafla, talimatla, Merkez Bankası yönetmekte ısrar ettikçe ekonominin gerçekleri bedel ödetiyor. Peki bu bedeli kim ödüyor? Tabii ki, milletçe biz ödüyoruz. Türkiye’yi bu ucube sisteme mahkum eden Bay Kriz ve liyakatsiz kadrolarının, dillere destan beceriksizliğidir. Bunun lamı cimi yok. Çünkü ekonominin limanı güvendir. Demokrasi olmazsa adalet duygusu kaybolursa güven kalmaz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı miting için Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü’nün öğretmenlerin, alanında kalabalık yapması için talimat verdiğini iddia eden Akşener, şunları söyledi:
“Aralarında; 1 müdür, 2 müdür yardımcısı, 1 İŞKUR personeli, 1 hizmetli, 2 öğretmen de olmak üzere, her okul, toplamda 10 kişi getirecekmiş. Güvenilir müdürler, müdür yardımcıları kendilerine zimmetlenmiş öğretmenlerle, yeterli kalabalığı sağlayacakmış. Şu utanmazlığa bir bakar mısınız? Sanki, İl Milli Eğitim Müdürü değil de; AK Parti İl Başkanı. İşte size AK Parti’nin, devlet yönetimi anlayışı.
Akşener, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan yönetmelik ilgili değerlendirmesinde, şu ifadelere yer verdi:
“İktidarın, ısrarla itibarsızlaştırmaya çalıştığı bir diğer meslek grubu da, doktorlarımız. Yönetmelik esasen; mevcuttaki bir açığı, kapatmak için yapılacaktı. Ancak tabii ki, klasik bir AK Parti hareketi olarak, yasakçı ve baskıcı bir yöntem geliştirildi. Normal şartlarda hekimlerimiz, üniversite hastanelerinde yarı zamanlı olarak çalışırken muayenehane açamıyorlar. Yani, üniversitelerde, yarı zamanlı çalışmak isteyenlere tek seçenek bırakılıyor: O da sözleşmeli çalışmak. Bu düzen, yaklaşık 10 yıldır bu şekilde işliyor. Geçen hafta çıkan yönetmeliğin tam olarak bu açığı kapatması beklenirken; özel hastanelerin, dışarıdan misafir hekim, konsültan hekim anlaşmalarına sınırlama getirildi.”
Sağlık çalışanlarına seslenerek, “İktidara geliyoruz, az kaldı” diyen Akşener, “İktidarımızdaki önceliklerimizden biri de milletimizi sağlık hizmetlerindeki sağlık çalışanlarımızı da işlerindeki sıkıntılardan, kurtarmak olacak. İktidarımızda vatandaşlarımız sağlık hizmetini, engelsiz ve uygun şartlarda alacak, sağlık çalışanlarımız da huzurla çalışacak. İnsan sağlığı gibi, ulvi bir konuyu bile, ticari alan haline getirdiler. Bu saçmalığa son vereceğiz.” diye konuştu.
Akşener, değerlendirmesinde şunları kaydetti:
“Sandık yaklaştıkça, AK Parti’yi, bir panik hali almaya başladı. Yani bu arkadaşları artık, sandık sıkıştırmaya başladı. İktidarlarının sonuna yaklaştıklarını artık onlar da, enselerinde hissetmeye başladılar. Bu yüzden de; kirli zihniyetlerini apaçık ortaya döker oldular. Nitekim, bu durumun yansımalarına, Sayın Erdoğan’ın, son haftalardaki, nefret dolu, hezeyan ataklarında da şahit oluyoruz. Hadi biz zaten, her haftanın olağan şüphelisiyiz de çiftçiler, kadınlar, gençler derken, geçen haftanın talihli nefret objesi de, Kürtler oldu. Tuttu, bu ülkenin eşit ve şerefli vatandaşları olan Kürtleri, PKK’lı ilan etti.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhuriyet nefreti olduğunu iddia eden Akşener, şu şekilde konuştu:
“Bu memleketin temel değerlerine, kurucu iradesine ve Cumhuriyetimize dair her şeye bastıramadıkları bir düşmanlık hissediyorlar. Fıtratları böyle. Milli mücadelede, destan yazan Kahramanmaraşlıların şanına ve Arslan Bey’in aziz hatırasına, dil uzatan bu arkadaşa buradan hatırlatmak istiyorum. Biz, ezelden beri Türkçe konuşuyoruz. Yani Cumhuriyet ile birlikte, bizim dilimiz değişmedi sadece alfabemiz değişti. Eğer ki bugün, Türkiye Müslüman ülkeler arasında en yüksek okuma yazma oranına sahip olabilmişse bunu, Cumhuriyetin eğitim reformlarına borçludur.”
Akşener, “20 yıl boyunca, yapamadıklarını giderayak, yapabilmek için çırpınıyorlar” ifadesini kullanarak, açıklamalarına şöyle devam etti:
“ Cumhuriyetimizin, aç insanımızı tok kılma sevdasından, b ozkırı yeşile çevirme kavgasından, milletine kol kanat geren, kerim devlet anlayışından, hiçbir zaman nasibini alamayanların, Atatürk’ümüzü anlamasını, elbette beklemiyoruz. Ancak; Cumhuriyeti kuranları kötüleyip, vatanı satanları yüceltenlerin hürriyetin tarihini beğenmeyip, istibdatın tarihini yazma heveslerinin ardında ne yattığını da çok iyi biliyoruz. İşte o nedenle, aslında bugünkü mücadele; AK Parti ve İYİ Parti mücadelesi değildir. Bugünkü mücadele; Mustafa Kemal’in büyük vizyonunun, peşinden gidenlerin mücadelesidir.”
Bir ülkeyi zengin, güçlü ve mutlu kılan esas faktörün demokrasinin varlığı olduğunu dile getiren Akşener, “Bireyin, ailenin ve nihayetinde toplumun birbirine düşman olmadan yaşayabileceği, sokaklarında, caddelerinde, çarşı ve pazarlarında yüzünün de, yüreğinin de kararmadan dolaşabileceği bir düzen ancak ve ancak demokrasi ile mümkündür.” şeklinde konuştu.
Akşener, sözlerini şöyle tamamladı:
“Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu çağrı, bir hak ve hakikat çağrısıdır. Bu çağrı, bir hürriyet çağırısıdır. Hiçbir para, vicdan azabıyla yaşamaya değer değildir. Bu sebeple bugün ülkemizin içerisinde bulunduğu, demokrasi krizinden, rahatsız olan, tedirgin olan bir şeyler yapmak isteyen ama tereddütleri olan herkesi; sadece milletin sesini duymaya, milletten aldığı yetkiyle görevini yapmaya, ve Türk demokrasisine bizimle birlikte sahip çıkmaya davet ediyorum. İYİ Parti iktidarında söz, yeniden milletin olacak”