Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Toplantısı’nda konuşuyor
Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Soframızı teşrif ettiğiniz her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Burası bir muhabbet sofrası. Medeniyet tarih ve kültür şehri güzel istanbulumuza hepiniz hoşgeldiniz.
Bu...
Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Soframızı teşrif ettiğiniz her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Burası bir muhabbet sofrası. Medeniyet tarih ve kültür şehri güzel istanbulumuza hepiniz hoşgeldiniz.
Bu yılki konferansın ana temasını Hakikat Ötesi Çağda Dezenformasyon ve İslamafobi ile mücadele teşkil ediyor. Müslümanlar yanında tüm insanları da etkileyen bu iki temel sorunun gündeme alınmasını son derece isabetli buluyorum.
Konferansa katkı sunan, içeriğini zenginleştiren, tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.
İnancımız sadece habere değil, haberin kaynağına, kimden geldiğine, hangi amaçla getirildiğine dikkat etmemiz gerektiğini emrediyor. Herhangi bir konuda karar almadan, harekete geçmeden önce haberi taşıyanı, yazanı, konuşanı iyi araştırmamız tavsiye ediliyor. Bilhassa iletişim çağında bu ilahi tavsiyelerin ne kadar önemi haiz olduğunu bizzat tespit ediyoruz.
Habere ulaşmak kolaylaşırken insanlığın hakikatle bağı giderek zayıflıyor. Medyanın, özellikle sosyal medyanın günlük hayatımızda daha fazla yer edinmeye başlaması avantaj yanında beraberinde hayati riskleri de getirmektedir. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon bu tehditlerden en fazla öne çıkanlardır.
Malesef bugün yalan ve çarpıtılmış haberler yüzünden milyonlarca insan dünyada sorunlar yaşamaktadır. 'Dijital terör' sadece toplumsa barışa değil ülkelerin milli güvenliklerine açık tehdit oluşturmaktadır.
Dünyada yalan ve üretilmiş haberlere maruz kalan ülkelerin başında Türkiye geliyor. FETÖ'den bölücü terör örgütüne kadar çok geniş bir yelpazede karşıt görüşlerin hedefi konumundayız.
Lafarge şimdi Fransa'nın en önemli konusu haline geldi. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Lafarge teröre destek veren kurumlar arasına girdi, her şey açığa çıktı. Bu vahşi DEAŞ örgütü kimler tarafından desteklendiği görülüyor.
Aynı tavır diğer terör örgütlerine karşı da sergileniyor, bunu biliyoruz. Ağızlarını her açtıklarında özgürlükten bahsedenler akla ziyan bahanelere sığınarak bu örgütlere sahip çıkıyor. Bu destek madolyonun bir yüzünü oluşturuyor, diğer yüzünde ise İslam düşmanlığı var.
Müslümanların hareket alanları, faşizan düzenlemelerle daraltılmakta, ibadet hürriyetleri kısıtlanmaktadır. Parlamentolar ve hükümetler eliyle yürütülen faaliyetler İslam düşmanlığını kurumsal hale getirmektedir. Medya organları da toplumun bir kesimini karalamaktan uzak durmalıdır.
FETÖ'den bölücü t erör örgütüne, marjinal yapılardan uluslararası medya kuruluşlarına kadar ülkemiz karşıt odakların hedefi durumundayız. Bilhassa terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz haklı mücadele tamamı yalan, hezeyan dolu haberlerle yıpratılmaya çalışılıyor. DEAŞ'a karşı zafer kazanan tek ülke olmamıza rağmen aksi yönde ahlaksız suçlamalara maruz bırakılıyoruz.
Dün bize iftira atanların DEAŞ'la iş tuttuğu, ticaret yaptığı, teröristlere milyonlarca Avro aktardığı bugün delillerle, mahkemelerle ortaya konuluyor. Fransız çimento devinin Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine nasıl destek verdiğini, yardımcı olduğunu, onlara tüneller açmak suretiyle oralarda nasıl mikserlerle betonlar döktürdüğünü anlattığımda bunu Fransızlar anlamıyordu.
Fransa'nın Başkanı sayın Macron'a bunları anlattım. Şimdi Fransa parlamentosunda Macron'a bunun hesabını sordular. Şu anda gündemdeki en önemli konulardan biri hale geldi. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yalan. Bu yalan tutmadı. Teröre destek veren en önemli kurumlardan bir tanesi olarak artık herşeyiyle açığa çıktı.
Onbinlerce masum sivilin ve müslümanın kanını döken bu vahşi DEAŞ örgütü kimler tarafından desteklendiği bu tür örneklerle net şekilde anlaşılıyor. Aynı riyakâr tavrın PKK; PYD ve FETÖ terör örgütlerine yönelik tutumlarda da sergilendiğini biliyoruz. Ellerindeki masum kanlarına rağmen bu örgütler destekleniyor, korunuyor. Ağızlarını her açtıklarında özgürlük, demokrasi ve insan haklarından bahsedenler akla ziyan bahanelerin arkasına saklanarak bu örgütlere sahip çıkmayı sürdürüyor.
Yalan haber ve terör örgütlerine verilen destek madalyonun bir yüzünü oluştururken diğer yüzünde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı vardır. Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar ve nefret söylemleri pekçok yerde artış göstermektedir. Faşizan düzenleme, antidemokratik mevzuat çalışmalarla ibadet hürriyetleri kısıtlanmaktadır. Başörtüsü, sakal, cübbe, tesettüre müdahaleler normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu vahim tablo İslam karşıtlığı maksadıyla yapılan medya müdahalelerine karşı ortak hareket etmemizi zaruri kılıyor. Medya organları da aynı mesuliyet duygusuyla hareket etmeli, toplumun bir kısmını karalamaya yönelik iftiralardan uzak durmalıdır.
Türkiye olarak İslam düşmanlığıyla mücadeleye büyük önem veriyoruz. Teşkilatın zirve dönem başkanlığı yürüttüğümüz dönemde yaptığımız davet ve BM Genel Kurulundaki hitabımdaki çağrı temelinde önemli bir adım attık. BM Genel Kurulu 15 Mart tarihini Uluslararası İslam Karşıtlığı ile Mücadele Günü olarak kabul etti. Hep birlikte bu duyarlığı çok daha ileri seviyeye taşımamız gerekiyor.
Filistin davasını da daha güçlü şekilde savunmamız şarttır. Filistinli kardeşlerimiz topraklarında yaşadığımız işgali, hak mahrumiyetini daha iyi anlatmalıyız. Suriye'de insani kriz ve terör sarmalından kurtulmamız için siyasi çözüm çabalarına daha etkin destek vermeliyiz. Filistin, Keşmir, Kıbrıs, Batı Trakya'ya kadar her cephede işbirliğimizi artırmadan saldırıların üstesinden gelemeyiz.
İstanbul'da ev sahipliğini yaptığımız 2016 yılındaki İslam zirvesinde yazılı ve görsel medyanın İslamın doğru anlatılması, bilginin doğru yayılmasının önemini vurgulamıştık. Bu toplantıda üye ülkelerde medya altyapının geliştirilmesi ve medya kuruluşları arasında işbirliği çağrısında bulunmuştuk. 2025 10 Yıllık Eylem Planı kapsamında medya, sosyal medya, kamu diplomasi alanlarında bazı hedefler belirlemiştik.
Üzülerek belirtmek isterim ki henüz bu hedeflere ulaşamadığımızı görüyoruz. İstanbul'da faaliyet gösterecek medya forumunun faal hale getirilmesi yerinde olacaktır. Hepinizi medya forumuna katılmaya davet ediyorum. Haber Ajansları Birliği, İslam Yayıncılığı Birliği gibi medya kuruluşları arasında işbirliğine dönük adımların hızlandırılmasını bekliyoruz. Ülkemizde bu hafta kanunlaşan mevzuatın önemli bir kilometre taşı olacağını düşünüyorum.
Bu düzenlemeyi ülkemiz hukuk sistemine kazandırarak halkımızı, demokrasimizi korumak yönünde kritik adım attığımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönemde bunun faydalarını göreceğimden şüphe duymuyorum. Konferansın ülkelerimize, İslam dünyasına ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum. Allah yâr ve yardımcımız olsun, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.